Türk Rekabet Hukuku
Av.Gülperi YÖRÜKER
Türk Rekabet Hukuku, 1 Aralık 1994 tarih ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun ve sonraki ilgili Tebliğler
çerçevesinde düzenlenmiştir.
Rekabet Kanunu, hem anayasal yükümlülüklere, hem de ekonomik bütünleşmenin başarılması için, Türkiye'deki Rekabet
Hukuku'nun Avrupa Birliği mevzuatına uygun hale getirilmesi ve etkin bir şekilde uygulanmasının teminine ilişkin Gümrük
Birliği'nden kaynaklanan taahhüte uygun olacak şekilde yasalaştırılmıştır. Bu taahhüt, Gümrük Birliği'nde Association
Counsel'in 1/95'ı kararı ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki 1963 Association Anlaşması'ndan kaynaklanmaktadır. Bunun sonucu
Kanunumuz, Avrupa'daki muadili mevzuatını (yani, Roma Anlaşması'nın 91. Madde ve devamı hükümleri), büyük ölçüde
karşılamaktadır.Â
Rekabet Kurumu, kanunun uygulaması ve denetimi ile sorumludur. Her ne kadar, idari ve yarı-adli bir organ olan kurum, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığına bağlı ise de, idari ve mali yönden bağımsızdır. Bu kurum, Rekabet Kurulu ("Kurul"), bir direktörlük ve
çeşitli servis bölümlerinden oluşmaktadır.Â
Kurul, organizasyonunun tamamlanmasını müteakip, 5 Kasım 1997 tarihi itibarıyla, rekabete aykırı uygulamaların
değerlendirmelerine başlamıştır. Rekabet Kurumu'nun karar organı olan Kurul, Kanunun yasalaşmasından yaklaşık 3 yıl sonra. 27
Şubat 1997 atanmıştır. Bu Kurul, değişik devlet makamlarınca 6 yıl süreyle atanmış üyelerden oluşmaktadır.Â
Kurul, bir şikayet üzerine veya kendiliğinden Kanunun ihlali teşkil edebilecek uygulama ve işlemler için araştırma, soruşturma,
sorgulama yapmak hakkı vardır. Aynı zamanda, tebliğ olarak isimlendirilen tali düzenlemelerin oluşturulmasından sorumludur.
Kurul, keza, Kanunu ihlal eden teşebbüsler için, tedbir kararları alabilir, ve bu teşebbüslere, idari para cezaları ve süreli
para cezaları verebilir.Â
Kanunun Kapsam ve AmacıÂ
Kanunun amacı, yasaklanmış uygulamaları engelleyen gerekli düzenleme ve denetimi getirmek suretiyle, Türkiye'de mal ve hizmet
piyasalarındaki rekabeti korumaktır.Â
Kanunun kapsamı içerisine, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren teşebbüsler
arasında rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararları girmektedir. Keza, piyasaya hakim olan
teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmaları yanında rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma
niteliğindeki her türlü operasyon ve uygulamaları da, bu kapsamda yer almaktadır.Â
Her ne kadar Kanunun uygulama alanı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları ise de, aynı Kanunla kabul edilen "Etki doktrini" ("effect
doctrine") ile, Türkiye dışında yerleşik teşebbüsler arasındaki rekabeti engelleyici uygulamalar, Türkiye sınırları
içerisindeki rekabeti bozucu ve kısıtlayıcı bir etkiye sahip olmaları şartıyla, bu kanun kapsamına alınmıştır.Â
Kanun aynı zamanda, aynı şirket grubuna ait teşebbüsler arasındaki işlemlerin, kanunun kapsamı dışında olması sebebiyle, Avrupa
Rekabet Hukukunda uygulanan "Tek Ekonomik Birlik" (Single Economic Unit) prensibini benimsemiştir.Â
Kanun, halka açık teşebbüsler (public undertaking) hakkında sessiz kalmakta ise de, kurulun sonraki kararları ve tebliğlerinde,
halka açık teşebbüslerin de kanun kapsamında olduğu teyit edilmiştir.Â
Kanunun yasakladığı uygulamalar, 3 esas madde altında toplanmıştır:Â
Madde 4 : Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve KararlarÂ
Madde 6 : Hakim Durumun Kötüye KullanılmasıÂ
Madde 7 : Birleşme veya DevralmaÂ
Kanun, yasaklanmış uygulamaları yapanların, bu uygulamalar neticesi zarara maruz kalanlara, tazminat ödemesini
öngörmektedir.
Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma. Uyumlu Eylem ve Kararlar
Kanun, piyasada rekabeti bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu
eylemler ve teşebbüs birliklerinin, bu tür karar ve eylemlerini yasaklamaktadır.Â
Kanun, bu tür yasaklanan uygulamaların listesini, burada sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, vermektedir. Bunlar:Â
Her türlü alım veya satım şartlarının tespit edilmesi;Â
Piyasaların bölüşÃ¼lmesi veya piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması;Â
Rakiplerin faaliyetlerinin kısıtlanması veya zorlaştırılması veya piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi;Â
Eşit hak, yükümlülük ve adımlar için eşit durumdaki kişilere farklı ticari şartların uygulanması; veÂ
Anlaşmanın niteliği veya ticari teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmetle birlikte diğer mal veya hizmetin satın
alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya
hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların
ileri sürülmesiÂ
Kanuna göre, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararların varlığı, her türlü delille ispatlanabilir. Paralel
davranış, uyumlu eylemin mevcudiyetine karine teşkil edebilir. Böyle bir durumda, ispat yükü, ekonomik ve rasyonel gerçeklere
dayanarak aksini ispatlamak zorunda olan, böyle bir uygulamaya katılmış taraflardır.Â
İhbar BorcuÂ
4. madde kapsamına giren herhangi bir anlaşma ve karar, yapıldığı tarihten itibaren 1 ay içerisinde muafiyet veya menfi tespit
elde etmek üzere, Kurula bildirilmedikçe, geçersizdir.Â
Rekabet Kurumu teşkilatının tamamlandığı tarihte (yani 5 K.asım 1997) mevcut olan anlaşma ve kararlar, bu tarihten itibaren 6 ay
içinde bildirilmek zorundadır.Â
MuafiyetÂ
Kurul, faydalı sonuçların elde edilmesinin beklendiği hallerde, sınırlandırıcı uygulamalara en çok 5 yıl için muafiyet kararı
verebilmek yetkisine sahiptir. Muafiyet, anlaşmanın imza tarihinden itibaren değil, bildirimin yapıldığı tarihten
geçerlidir.Â
Muafiyetin elde edilebilmesi için iki olumlu ve iki olumsuz şartın yerine getirilmesi gereklidir. Bunlar;Â
Malların üretim ve dağıtımının geliştirilmesi ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması;Â
Tüketicinin bundan yarar sağlaması; ve fakat,Â
İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması;Â
Hedeflenen amaçların elde edilmesi için rekabetin zorunlu olandan fazlasının sınırlanmaması,Â
Muafiyet, belirli şart ve/veya yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabilir. Kurul, her zaman şartların değişmesi
durumunda, muafiyetleri kaldırmak hakkını saklı tutmaktadır.Â
Grup MuafiyetleriÂ
Tüm sınırlandırıcı anlaşmaların incelenmesinin önüne geçmek üzere, Kurul, Avrupa Grup Muafiyetlerine dair düzenlemeler
paralelinde, çeşitli grup muafiyet tebliğleri çıkarmıştır. Bu tebliğlerin kapsamına giren uyumlu eylemler, kararlar veya
anlaşmalar, herhangi bir bildirime gerek olmaksızın, kendiliğinden bu istisnadan faydalanırlar, zira bunların yukarıda zikredilen
şartları taşıdıklarına dair karine vardır. Bunlar;Â
Grup Muafiyet Tebliği 1997/3 Münhasır- Distribütörlük AnlaşmalarıÂ
Grup M. Tebliğ 1998/4 Münhasır Alım AnlaşmalarıÂ
Grup M. Tebliğ 1998/3 - Motorlu Araçlara dair Distribütörlük ve Servis AnlaşmalarıÂ
Grup M. Tebliği 1998/7 - Franchise AnlaşmalarıÂ
Menfi TespitÂ
Kurul, başvuru üzerine, bir anlaşmanın, kararın veya uyumlu eylemin, kanuna aykırı olmadığını gösteren bir "menfi tespit
belgesi" de verebilir.Â
Hakim Durumun Kötiiye KullanılmasıÂ
Bir veya birden fazla teşebbüsün, Türkiye Cumhuriyetinin bütününde yada bir bölümünde, bir mal veya hizmet piyasasındaki
hakim durumunu kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır.Â
Bu yaklaşım,, Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuk'una uygun bir düzenlemedir, zira kanun, çeşitli kriterlere (piyasa payı, ileri
teknoloji ve vertical integration gibi) göre değerlendirilen güçlü piyasa gücü''nün kullanıldığı teşebbüslere dair
uygulamaları yasaklamaktadır.Â
Kanun, hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin halleri içeren listeyi, burada sayılanlarla sınırlı olmamak üzere,
vermektedir. Bunlar;Â
Eşit hak, yükümlülük ve adımlar için eşit durumdaki kişilere farklı ticari şartların uygulanması,Â
Asgari satış fiyatının zorlanması veya anlaşmanın niteliği veya ticari teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmetle birlikte
diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın
veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin
tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi,Â
Diğer bir piyasadaki hakimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir piyasadaki
rekabet koşullarının bozulması,Â
Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın yada teknik gelişmenin kısıtlanması.Â
Kanunun 6. Maddesinin, yalnızca bir teşebbüsün hakim durumda olması ve bu durumun bir piyasaya ilişkin olarak mevcut bulunduğu
hallerde uygulanması nedeniyle, "ilgili ürün"ün ve "coğrafi pazar"ın tanımlanması, son derece önemlidir.Â
Bununla birlikte, 6. Madde, pazarın tanımlanmasında kullanılacak kritere ilişkin herhangi bir düzenleme getirmemektedir.Â
Birleşme veya DevralmaÂ
Kanunun 7, Maddesi, hakim durumu yaratan veya güçlendiren ve bu suretle rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu
doğuran. birleşme veya devralmaları yasaklamıştır.Â
Kanunun 7. Maddesi detaylı bir şekilde düzenleyen 1997/1 numaralı Tebliğde, Kurul, kendisine önceden bildirilerek (tercihen
kapanıştan 30 gün önce) izin alınmasının, hukuken geçerlilik şartı olarak arandığı birleşme ve devralmalara dair kategorileri
ilan etmiştir.Â
Buna göre, aşağıda zikredilen birleşme veya devralmalar, Kanun'a uygun bir birleşme veya devralma olarak
değerlendirilmektedir.Â
Önceden bağımsız iki veya deha fazla teşebbüsün birleşmesiÂ
Herhangi bir teşebbüsün veya kişinin,Â
(i) diğer bir teşebbüsün malvarlığını; veyaÂ
(ii) ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını; yadaÂ
(iii) kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisini veren araçları devralması veya kontrol etmesi.Â
Bağımsız bir İktisadi varlık olarak ortaya çıkan ve taraflar arasındaki veya taraflarla ortak girişim arasındaki rekabeti
sınırlayıcı amacı ve etkisi olmayan girişimleri (Joint - ventures).Â
Bildirim mükellefiyeti, eğer işlemin tarafları birbirinden bağımsız ve işlem, bir kontrol değişikliğine yol açmakta ise,
doğmaktadır.Â
1997/1 tarihli Tebliğ, bir birleşme veya devralmanın bildirime konu olup olmadığının tesbiti için alternatif bir kriter "Eşik
Test" (Threshold Test) inin getirmiştir. Buna göre, bildirim mükellefiyeti,Â
(i) işlemi gerçekleştiren tarafların, Türkiye Cumhuriyetinin bütünü veya bir bölümünde ilgili ürün piyasasında, toplam
pazar paylarının, piyasanın %25'ini aşması; veyaÂ
(ii) piyasa paylarına bakılmaksızın toplam cirolarının 25 trilyon Türk Lirasını (yaklaşık 45 million $US) aşması;Â
halinde doğmaktadır.Â
Bu ciro eşiğinin hesabında, bu maddenin ifadesinin yorumlanması bakımından farklılıklar vardır. Bazıları, anılan maddede aranılan
ciroyu,Â
işlemi gerçekleştiren tarafların tüm ciroları şeklinde yorumlarken, diğerleri yalnızca ilgili ürün piyasasındaki ciroları
şeklinde yorumlamaktadırlar.Â
Buna ilaveten Tebliğ, teşebbüsün kısmen devralındığı hallerde, devralman kısma ilişkin cironun dikkate alınmasını
öngörmektedir.Â
Kurul, anılan maddedeki ciroyu, tarafların ilgili ürün piyasasındaki ciroları şeklinde yorumlamaktadır. Bu yaklaşım ileride
değişebilir, çünkü ciro, pazarda birleşen veya devralan teşebbüslerin gücünü gösterirken; pazar payı, ilgili ürüne
ilişkin gücü göstermektedir.Â
Yukarıdaki oranların hesabı, ilgili ürünün ve coğrafi pazarın ne şekilde tanımlandığına bağlıdır.Â
Tebliğe göre, ilgili ürün pazarı tüketicinin gözünde, kullanım amaçları ve nitelikleri bakımından aynı sayıtan mal ve
hizmetlerden oluşmaktadır.Â
Coğrafi pazar ise, rekabet koşulları yeterli derecede homojen ve özellikle rekabet koşulları komşu bölgelerden hissedilir
derecede farklı olduğu için bu bölgelerden kolayca ayrılabilen, ülkenin önemli bir bölümünü kapsamaktadır.Â
Kurul, özelleştirme vasıtasıyla devralmaların geçerlilik kazanabilmesi için, Rekabet Kurumuna sunulacak yetki başvuruları veya
bildirim öncesi takip edilecek usul ve esaslara ilişkin bir tebliğ yayınlamıştır. Keza, Kurul Finans kurumlarına dair birleşme ve
devralmalar için ciro eşiklerinin hesaplanmasına ilişkin bir başka tebliğ yayınlamıştır.Â
Yukarıda bahsedilen eşikleri geçen birleşme veya devralma, bu tür başvurular için getirilen formlar ile Kurul'a
bildirilmelidir. Böyle bir birleşme veya devralma, Kurul'un açık onayını müteakiben veya bildirimin yapılmasından 30 gün sonra
geçerlilik kazanır.Â
Kanunun öngördüğü ciro eşiğini geçen bir birleşme veya devralmanın bildirilmemiş olduğu durumlarda, Kurul, herhangi bir
şekilde haberdar olduğunda, kendiliğinden, birleşme veya devralmayı incelemeye alabilir.Â
CezalarÂ
Madde 4, 5 ve 7 kapsamına giren bir karar veya anlaşmanın bildirilmemesi halinde taraflara 608 milyon liralık (yaklaşık $1000)
para cezası verilebilir.Â
Kanunun 4. ve 6. maddelerinin ihlali ve Kanunun 7. Maddesi kapsamında olmakla birlikte bildirimi yapılmamış birleşme veya
devralmaların taraflarına, 243,4 Milyon TL ile ihlali yapan tarafın bir yıl önceki mali yıl sonundaki gayri safi gelirinin %10'u
arasında bir para cezası verilebilir. Keza, bu tüzel kişilerin yönetim organlarında görev alan gerçek kişilere de, şirkete
verilen cezanın yüzde onuna kadar ayrıca para cezası uygulanabilir.Â
Kurul kararlarına uyulmaması, yanlış veya yanıltıcı bilgi verilmesi ve Kanun tarafından yasaklanan davranışların yapılması halleri
için de, çeşitli idari para cezaları ve süreli para cezalan getirilmiştir".Â
Yukarıda bahsedilen para cezaları, sadece 20 Aralık 2000 tarihine kadar geçerli olup, her yıl Rekabet Kurumunca yeniden
belirlenmektedir.Â
Rekabet Kurıılu Kararlarına Karşı Yargı YoluÂ
Kurulun nihai kararlarına; tedbir kararlarına, idari para cezalarına ve sürekli para cezalarına karşı, kararın taraflara
tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde Danıştaya başvurulabilir. Bu süre içerisinde yargı yoluna başvurulmazsa, kurulun
kararları kesinleşir,Â
Türkiye'de Rekabet Uygulaması, Avrupa Rekabet Mevzuatı ve Kararları ile paralel gelişmektedir,Â
Karar 1/95'e göre, rekabet kurallarına aykırılık iddiasının değerlendirilmesi, Avrupa Topluluğu Mevzuatı ve Kararlarına
dayandırılmalıdır. Bu nedenle, sınırlandırıcı uygulamaların değerlendirilmesinde, eğer hiçbir mevzuat veya Türk uygulaması
bulunmamakta ise, uygulamanın rekabete aykırılık teşkil edip etmediğinin tespitinde. bu karar kıyasen uygulanabilir.
Â